30 Mayıs 2020 Cumartesi

Kitap: Derin Sultan Abdülhamid, Yazar: Ümit DOĞAN


    Kitap, II.Abdülhamid ve dönemi üzerindeki tartışmalara farklı bir boyut kazandırma amacı gütmemiş. Dönemin kaynakları detaylıca incelenmiş, büyük bir titizlikle hazırlanmış. Gelişen önemli ve tartışmalı olaylara yer verilerek, bu olaylar objektif bir şekilde yansıtılmaya çalışılmış.
    II.Abdülhamid; zeki ve hassas, programlı, dış siyasette akıllıca davrandığı anlar olmuş. Ancak amcası Abdülaziz ve abisi V.Murat’ın padişahlıktan indirilmesi sırasındaki olaylar yüzünden yaşadığı korku ve endişe ülke yönetiminde kendini göstermiş ve baskıcı bir siyaset izlemesine sebep olmuş. Bu baskıcı siyaset ülke içinde hiç yanyana gelmeyecekleri birleştirmiş ve amaçları olarak Abdülhamit’in istibdat yönetimine son vermek olmuş.
    Halk o kadar zor duruma düşmüş ki, Kastamonu’da, Erzurum’da, Trabzon’da Samsun’da, konulan hayvan vergisi ve şahsi vergi yüzünden isyan etmiş 1908 meşrutiyet rejiminin başlangıcına zemin hazırlamışlar.


    Abdülhamid‘i tahttan indiren İttihatçılar istibdat yönetimini bitirmekle her şeyin düzeleceğine o kadar inanmışlar ki, sonrasında ülkeyi nasıl yöneteceklerini düşünmemişler bile.
    Nitekim Abdülhamid döneminden sonra yönetimi devralan yönetimler, Talat, Enver,Cemal Paşalar ülkeyi iyice çökme noktasına getirmişler. Sonunda da ülkeden ayrılmışlar. Öyle ki insanlar Abdülhamid dönemini arar olmuş. Ülke sefalet içinde parçalanmaya başlamış.
    Sonunda Atatürk ve arkadaşları dibe vurmuş halkı örgütleyerek İstiklal Savaşını başlatmış ve emperyalist güçlerin hegemonyasını bitirerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş.

    Filistin’i Yahudi yurdu getirmeyi isteyen Teodor Herzl’e toprak vermeyen Abdülhamit zamanında, Rothschild ailesi Filistin’in stratejik önemine sahip yerlerinden 80,000 dönüm arazi almış. (sayfa 180).
    Sezai Balcı ve Mustafa Balcıoğlu, “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” adını verdikleri ve arşiv belgelerine dayalı olarak hazırladıkları çalışmada şunu demişlerdir:
        “Sultan II.Abdülhamid döneminde yasadışı olarak gelen Yahudilerin Filistin’e yerleşmelerine ve tarım yapmalarına izin vermeyen Osmanlı yönetimi, Filistin’de yaşayan gerek yerli ve gerekse yabancı Musevilerin toprak satın almalarına izin vermiştir.
       1908 yılında Filistin de yaşayan Musevi nüfusu, göçler sayesinde sultan II. Abdülhamid’in tahta çıktığı 1876 yılına göre üç kat artmış ve 80,000’e ulaşmıştır.” (sayfa 182)
    
    Kitapta olaylar hakkında fazlaca yorum yapılmamış, büyük ölçüde kaynaklara inilmiş, yalnızca gerekli yerlerde gerekli açıklamalar yapılarak, karar okuyuculara bırakılmıştır.

    Son cümle: Abdülhamid zamanında onu destekleyenler, meşrutiyet ilan edilip güç değişince, Abdülhamid’i vatan haini ilan edenler arasında ilk onlar gelmiş.


17 Mayıs 2020 Pazar

KİTAP: Dr.Rıza Nur Dosyası, YAZAR: Turgut ÖZAKMAN

    Atatürk'ün kendisi ile alakalı, ailesi alakalı, yeni Türk Devletinin kuruluşu ile alakalı yapılan iftiraların büyük çoğunluğunu Rıza Nur'un hatıratı teşkil eder. 
     Sözde tarihçi Kadir Mısırlıoğlu; Rıza Nur’un saçmalıklarını dindarlara reklam yapan yüzüdür. Atatürk iftiralarının kaynağı olan Rıza Nur yazdığı "Hatıratı”nı sonradan yayınlanması şartıyla İngiltere Müzesine veriyor. Bu belgeler de İngiltere Müzesinden çıkıyor ve Kadir Mısıroğlu’nun eline geçiyor. (Güya kahvede otururken birileri gelip bırakmış). Mısıroğlu, bu hezeyan ürününü yayınlıyor. İngiltere ile kimin iş tuttuğu bunun yayınlanması sürecinden bile bellidir.

     Rıza Nur’un “Hayat ve Hatıratım” adlı yazdığı bu kitaptan bazı alıntılar.

---Hakikaten benim dinim yok. Fakat ben din aleyhinde değilim. (sayfa 614)
---Padişahlığı lağveden benim. Benim önergemle oldu ki M.Kemal’in önergeyi yazdığımdan haberi bile yoktu. (sayfa 569)
---Babamın katili bizim karıdır (sayfa 910)
---Gençliğimde bir ara kadın olmak fikrine düşmüştüm. (sayfa 1530)
---Bir aralık sofu oldum. Bu hal bir yıl sürdü sonra namazı bıraktım. (sayfa 72)
---Padişahlığı kaldırdığım gün Fransız temsilcisi yanıma geldi dedi ki: Mustafa Kemal İzmir’e girdi büyük zafer kazandı ama senin bu yaptığın ondan daha büyüktür. Bu millet M.Kemal’i unutabilir ama seni unutmaz. (sayfa 967)
---Abdülhamid çok korkak bir adamdı, hilekârdı ve cahildi. Padişah olmak için hileler yapmıştı. (sayfa 274)     
  
     Rıza Nur’un, Atatürk’e saldırdığı bu kitabında da kendisinin dine inanmadığını söylemesine rağmen, yazdıkları saçmalıklara inananların dindar kesim olması da ayrı bir tezat oluşturuyor.
    Rıza Nur, Mustafa Kemal’in annesinin Selanik genelevinde çalıştığını hatıratında yazmıştır. Bu rezil iftiraya inanan Osmanlıcılar; aslında son üç padişahı küçülttüklerinin farkında değiller. Nasıl olurda annesi genelevde çalışan biri; Abdülhamit devrinde askeri okula girer, Sultan Reşat zamanında paşalığa terfi eder, Sultan Vahdettin zamanında fahri yaverliğe seçilir.
     Rıza Nur hatıratında küçük yaşta cinsel istismara maruz kaldığını, eşcinsel olduğunu, cinsiyet değiştirmek istediğini" anlatıyor. Kendisi doktor olarak kendisini nevrotik bir kişilik olduğunu söylüyor. Yani bir ruh hastasından bahsediyoruz.
           
     Rıza Nur’un kitabındaki, saçmalıklarından bahsedilmeyerek sadece Atatürk’e saldırı bölümlerinin gündeme getirilmesi kitap okumayan milletimizin nasıl kandırıldığının da belgesi niteliğindendir.
    
     Turgut ÖZAKMAN bu kitabında, Rıza Nur’un yazdığı kitabı sayfa sayfa incelemiş ve sayfa sayfa saçmalıklarını ortaya dökmüş. 

     Devletin çeşitli kademlerinde görev almış, vekillik yapmış, Lozan’a gönderilen heyette yer almış biri olan Rıza Nur nasıl olur da böyle saçmalar.
    Muhtemelen bu görevleri yaparken isteyip de yapamadığı işleri aklına yazmış. Bilinçaltına yerleştirmiş bu olayları yazarken kişiliksiz ve bozulmuş ruh hali ile yeniden kurgulayıp yazı haline getirmiş. Turgut ÖZAKMAN bunu alıntılarla göstermiş.
    Bir gizli servis operasyonu olan ve aslında Atatürk'e değil Türk Milletine karşı tezgâhlanan bu operasyonda bu hatıraları yeniden kaleme alan, yayınlayan ve her yerde dile getiren de aynı operasyonun ve aynı merkezlerin bir parçasıdır.

    Bu saçmalıklara inanlara da Allah Akıl Fikir versin.

2 Mayıs 2020 Cumartesi

KİTAP: Selanikli Dönmeler, YAZAR: Marc David Baer


    17. yüzyılda Haham Sabetay Sevi liderliğinde Yahudilik’ten İslamiyet’e geçen Selanikli Dönmeler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca merak uyandıran bir grup oldu.
    Bazıları gerçekten Müslüman oldu, bazıları olmadı, bazıları da Müslüman gibi göründüler.
   Kendi İçerisinde de Yakubiler, Kapancılar ve Karakaş’lar olarak üçe ayrılan dönmelerin merkezi Selanik idi.
   1923 Nüfus Mübadelesi sonrası İstanbul ve İzmir’e yerleşecekler, 1942 yılında uygulamaya konulan Varlık Vergisi ile ekonomik olarak darbe alacaklardır.
    Yazar Varlık Vergisini: ekonomiyi son gayrimüslimlerden kurtararak bir Türk Burjuvazisi oluşturan, ikinci Kurtuluş Savaşının zirvesi olarak nitelemiş.
    Osmanlı zamanında, kendi geleneklerini koruyan ve kapalı bir grup halinde yaşayan ve üst mevkilerde görev alan dönmeler, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra işleri ters gidecek ve farklılıklarını sürdürmeleri zorlaşacaktı.


    İnşa ettikleri modern yapılar ve ilerici eğitim kurumları sayesinde Selanik’in önemli bir ticaret ve finans merkezine dönüşmesine büyük katkıda bulundular.1908 Devrimi’nde de belirleyici rol oynadılar.
   Kapancı dönmesi olan Dr.Nazım ve 1908’de 2.Adulhamit’e görevden alındığını tebliğ eden Mehmed Cavid Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk’e suikast suçundan idam edilecekti.

    Yazar Dönmelerin soyundan gelenlerle yaptığı görüşmelere ve tarihi belgelere dayandırdığı çalışmasında, konuya ilişkin merak edilenleri anlatmış.