Yazarın, Bütün Dünya dergisinde yazdığı farklı konulara ait araştırıcı
ve inceleyerek yazdığı yazıların toplandığı bir kitap. Bu zaman kadar bilinmeyen
ve yanlış bilinen birçok konuyu aydınlığa kavuşturuyor yazar. Kitap biraz kalın
olduğu (985 Sayfa) için ilgili olmayan için zor okunabilir.
Kitapta birçok kaynaktan desteklenen bazı makalelerden alıntı ve özetler:
---Oğuzların 24 boyundan olan “Bügdüz”
boyu, Kürtlerin boyu idi.
---Atatürk aşiret yapılanmasını ortadan
kaldırmak için silaha değil, ekonomik, siyasi ve eğitsel önlemlere
başvurmuştur. Batı ise bu çabayı “Kürt ve İslam düşmanlığı” ile engellemeye
çalışmıştır. İslamcılarla, bölücü terör örgütü zaman zaman aynı yönde hareket
ederler. Bunun son örneği Vatana ihanetten idam edilen Şeyh Said öldüğü gün HDP,
Yeni Akit ve İslamcı geçinen bazı kişiler
aynı başlığı atarak Şeyh Said’in ölümünü anmışlardır.
---Yavuz Sultan Selim zamanında Çaldıran Savaşından
sonra bazı Türkmenler oluşturulan baskı sonucu kendilerini gizlemek için
Kürtleşmiştir. Şu an bazı aşiretlerin kökü Türkmenlere dayanır.
---Avrupa’da aydınlar farklı konularda
uzman olsa bile, dini bilir, araştırma ve inceleme yaparak halkı aydınlatır.
Türkiye’deki ise aydınların çoğu, Kuran ve İslam’dan uzak durur. Bu nedenle ülkemizde
İslam cahil cühelaya kalmıştır. Her aydının görevi dini öğrenmek, araştırmak,
incelemek ve halkı aydınlatmak olmalıdır.
---Kıbrıs çıkarmasının sonucu, 12 Eylül darbesini
doğurmuş, 12 Eylül ile birlikte federasyon gündeme gelmiş, federasyonu halka
kabul ettirmek için de PKK örgütü palazlanmıştır.
---Soydaşlık aynı kandan olanlar,
dindaşlık aynı dinden olanlar, Yurttaşlık ise soyu ve dini ne olursa olsun aynı
sınırlar içinde olanlardır. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Yurttaşlık
esas alınmıştır.
---1990 Nüfus sayımında ABD yurttaşlarına
soyu ve etnik kökeni soruldu. 500 etnik köken tespit edildi ve o yıllarda en
kalabalık Yüzde 23 ile Almanlar kökenliler oluşturuyordu. 500 farklı kökene
rağmen, laik demokratik cumhuriyetin temelini Tek resmi dil, tek bayrak ve Tek
ulus(millet) oluşturuyor. Ancak Bu ülke, Türkiye için ise laik demokratik
Cumhuriyet düzenini yıkmak için uğraşıyor.
---1942 Yılında Yahudileri Filistin’e
taşıyan geminin, Şile açıklarında batarak 768 kişinin ölümüyle sonuçlanan
faciada Türkiye suçlanmaya çalışılmaktadır ancak gerçek ise gemiyi Sovyet
denizaltısının batırmış olmasıdır.
---İsrail’de yaşayan bazı Yahudiler; önce
Mesih gelecek sonra İsrail devletini bu Mesih’in kuracağına inandığı için
İsrail devletinin gayri meşru olduğuna inanırlar. Bunlar dinden döneni vururlar,
otopsi yaptırmazlar, din elden gidiyor derler, askerlik yapmak istemezler,
medeni nikaha karşıdırlar, laikliğe karşı Yahudi şeriatı ile yönetilmek
isterler, kadınları hor görürler, kapalı giyinmeyen kadına ahlak mangaları ile
saldırırlar. İran ile araları iyidir.
---Atatürk zamanında yazılan tarih
kitaplarında; Osmanlının üstün olduğu dönemde bilim, sanayi ve teknolojide üstün
olduğu için başarılı olduğu işleniyordu. Ölümünden sonra hazırlanan kitaplarda
ise savaşlarla vurdu kırdı ile üstün olduğu işlendi ve gençleri beyni teknoloji
ve bilimden uzaklaştırıldı.
---İngiltere’nin Trabzon Konsolosunun
1868 yılında İngiltere’ye gönderdiği rapor: “Çalışkanlık, doğruluk, namusluluk
ve dürüst iş çıkarma bakımından Müslümanlar, şaşmaz biçimde, Rum ve Ermeni
hemşerilerinden kesinlikle bir gömlek üstündür. Ama ne var ki, Müslümanlar
muazzam bir yükün altında sistematik olarak ezilmişlerdir. Hristiyanlar ise
Osmanlı imparatorluğundaki ayrıcalıklı durumlarını sürdürerek son yüzyıldan
beri sürekli olarak zenginleşmişlerdir.
---Lozan’da emperyalist devletler Türkiye’nin
Osmanlı din düzeninde devam etmesini laik hukuk düzenine geçmesine karşı çıkmışlardır.
Devamında Türkiye’de yaşayan diğer dinlere mensup azınlıklara kendi hukuk
düzenini kurmasını ve ayrıcalıklı olmasını istemişlerdir. Türkiye ise bunun
devlet içinde devlet olacağını belirtmiş ve en kısa zamanda laik hukuk düzenine
geçileceğini belirtmiştir ve geçmiştir.
---Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim Ve
Kültür Kurumu (UNESCO) o güne dek büyük kişilerin ancak 50. veya 100. ölüm yıl dönümlerinde
anılmasına karar vermişti. Atatürk için ise 25 seneyi yeterli görmüş 10 Kasım
1963’te anılmıştır. O gün ABD Başkanı Kennedy, İngiltere Başbakanı Macmillian, İran
Şahı, Almanya Başbakanı, Pakistan Devlet Başkanının ikişer dakikalık konuşması
radyolardan yayınlanmıştır.
---Yine UNESCO’nun Atatürk konulu ikinci
etkinliği 100. doğum yıl dönümü kutlamalarıydı.
Atatürk’ün doğumunun 100. yıl dönümü
etkinliklerine önerisini Almanya, Avusturya, Rusya, Bulgaristan, Portekiz,
Meksika, Tunus, Pakistan, Endonezya, Nijerya’nın imzalarıyla sunmuştur ve 82
ülkenin 81’i olumlu oy kullanmış sadece İsveç çekimser kullanmıştır. İsveç
delegesi yıldönümleri anılan insanların sayısı çoğalıyor bu yüzden böyle oy
kullandık deyince Sovyet Rusya delegesi “Kemal Atatürk bu çağa damgasını vurmuş
bir insan o sayısı çok insanlardan değildir.” demiş, diğer ülkelerde bu görüşe
katılarak İsveç delegesinin oyunu yadırgamışlardır.
--- Çanakkale savaşında 220 kiloluk
mermiyi kaldıran Seyit onbaşıyı herkes bilir ama o resimde arkasında duran
Cemal çavuşu bilmez. O da aynı ağırlıktaki mermiyi kaldırmış ve Bouvet zırhlısının
batmasını sağlamıştır.
---Atatürk devrimlerini Avrupa’dan aldı
diyenler yanılıyorlar. Laiklik Fransa’ya Selçuklu döneminde Tuğrul Bey’in
yönetiminden gelmiştir. 1789 Fransız ihtilalinden 40 yıl önce yayınlanan Fransız
yazarın kitabında Tuğrul Bey’in yönetiminden bahsedilmiştir.
Cumhuriyet’in kökeninin de yine Batı değil, 1340’larda Selçuklu Beyliği
olan Ankara’daki Ahi Cumhuriyetine dayanmaktadır ki Atatürk’ün 7 Mayıs 1924 konuşmasında
“Ben Ankara’yı coğrafyadan değil tarihten Cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Küçük
hükümetlerin isimlerini okurken Ankara Cumhuriyetini görmüştüm.” demiştir.
Yine fötr şapkayı Batı, İskit dedikleri Saka Türkeri’nden almıştır. Fötr
şapka kökende Kırgız Başlığı’dır.
Latin alfabesinin kökleri Asya’dır. Latin alfabesine geçiş Türk’ün bir
cebinden çıkan öbür cebine girmesi gibi bir olay olmuştur. Atatürk, 1270 lerde
Selçuklu Türk Karamanoğlu Mehmet Bey’in “bundan böyle her yerde Türkçe
konuşulacak” buyruğunu yüzyıllar sonra yaşama geçirmiştir. Dil devrimi batı öykünmesi
değil kökü Türk tarihinde olan bir devrimdir.
Yurttaşlık devrimi; İskit/Saka Türkleri, aşiret toplumundan yurttaş
toplumuna geçişi sağlayan “Varsayımsal Kandaşlık” kurumunu icat etmişlerdir. Uygulama
olarak kan kardeşliğidir.
Atatürk’ün yaptığı devrimlerin; Türk tarihinde öncülleri, kökenleri,
kaynakları ve bilinci vardır. Atatürk hiçbir devrimi yoktan var etmemiştir.
Kendi tarihimizden esinlenmiştir, beslenmiştir. Bu onun değerini küçültmez tam
tersine diyebiliriz ki Atatürk, yaşadığı dönemde Türk tarihinin gerçek anlamda
tarih bilinci taşıyan tek lideriydi.