2 Temmuz 2023 Pazar

Kitap:Kalemin Namusu1/Türk Savun Kendini, Yazar: Cengiz ÖZAKINCI


    Yazarın, Bütün Dünya dergisinde yazdığı farklı konulara ait araştırıcı ve inceleyerek yazdığı yazıların toplandığı bir kitap. Bu zaman kadar bilinmeyen ve yanlış bilinen birçok konuyu aydınlığa kavuşturuyor yazar. Kitap biraz kalın olduğu (985 Sayfa) için ilgili olmayan için zor okunabilir.

    Kitapta birçok kaynaktan desteklenen bazı makalelerden alıntı ve özetler:
---Oğuzların 24 boyundan olan “Bügdüz” boyu, Kürtlerin boyu idi.
---Atatürk aşiret yapılanmasını ortadan kaldırmak için silaha değil, ekonomik, siyasi ve eğitsel önlemlere başvurmuştur. Batı ise bu çabayı “Kürt ve İslam düşmanlığı” ile engellemeye çalışmıştır. İslamcılarla, bölücü terör örgütü zaman zaman aynı yönde hareket ederler. Bunun son örneği Vatana ihanetten idam edilen Şeyh Said öldüğü gün HDP,  Yeni Akit ve İslamcı geçinen bazı kişiler aynı başlığı atarak Şeyh Said’in ölümünü anmışlardır.
---Yavuz Sultan Selim zamanında Çaldıran Savaşından sonra bazı Türkmenler oluşturulan baskı sonucu kendilerini gizlemek için Kürtleşmiştir. Şu an bazı aşiretlerin kökü Türkmenlere dayanır.
---Avrupa’da aydınlar farklı konularda uzman olsa bile, dini bilir, araştırma ve inceleme yaparak halkı aydınlatır. Türkiye’deki ise aydınların çoğu, Kuran ve İslam’dan uzak durur. Bu nedenle ülkemizde İslam cahil cühelaya kalmıştır. Her aydının görevi dini öğrenmek, araştırmak, incelemek ve halkı aydınlatmak olmalıdır.
---Kıbrıs çıkarmasının sonucu, 12 Eylül darbesini doğurmuş, 12 Eylül ile birlikte federasyon gündeme gelmiş, federasyonu halka kabul ettirmek için de PKK örgütü palazlanmıştır.


---Soydaşlık aynı kandan olanlar, dindaşlık aynı dinden olanlar, Yurttaşlık ise soyu ve dini ne olursa olsun aynı sınırlar içinde olanlardır. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Yurttaşlık esas alınmıştır.
---1990 Nüfus sayımında ABD yurttaşlarına soyu ve etnik kökeni soruldu. 500 etnik köken tespit edildi ve o yıllarda en kalabalık Yüzde 23 ile Almanlar kökenliler oluşturuyordu. 500 farklı kökene rağmen, laik demokratik cumhuriyetin temelini Tek resmi dil, tek bayrak ve Tek ulus(millet) oluşturuyor. Ancak Bu ülke, Türkiye için ise laik demokratik Cumhuriyet düzenini yıkmak için uğraşıyor.
---1942 Yılında Yahudileri Filistin’e taşıyan geminin, Şile açıklarında batarak 768 kişinin ölümüyle sonuçlanan faciada Türkiye suçlanmaya çalışılmaktadır ancak gerçek ise gemiyi Sovyet denizaltısının batırmış olmasıdır.
---İsrail’de yaşayan bazı Yahudiler; önce Mesih gelecek sonra İsrail devletini bu Mesih’in kuracağına inandığı için İsrail devletinin gayri meşru olduğuna inanırlar. Bunlar dinden döneni vururlar, otopsi yaptırmazlar, din elden gidiyor derler, askerlik yapmak istemezler, medeni nikaha karşıdırlar, laikliğe karşı Yahudi şeriatı ile yönetilmek isterler, kadınları hor görürler, kapalı giyinmeyen kadına ahlak mangaları ile saldırırlar. İran ile araları iyidir.
---Atatürk zamanında yazılan tarih kitaplarında; Osmanlının üstün olduğu dönemde bilim, sanayi ve teknolojide üstün olduğu için başarılı olduğu işleniyordu. Ölümünden sonra hazırlanan kitaplarda ise savaşlarla vurdu kırdı ile üstün olduğu işlendi ve gençleri beyni teknoloji ve bilimden uzaklaştırıldı.
---İngiltere’nin Trabzon Konsolosunun 1868 yılında İngiltere’ye gönderdiği rapor: “Çalışkanlık, doğruluk, namusluluk ve dürüst iş çıkarma bakımından Müslümanlar, şaşmaz biçimde, Rum ve Ermeni hemşerilerinden kesinlikle bir gömlek üstündür. Ama ne var ki, Müslümanlar muazzam bir yükün altında sistematik olarak ezilmişlerdir. Hristiyanlar ise Osmanlı imparatorluğundaki ayrıcalıklı durumlarını sürdürerek son yüzyıldan beri sürekli olarak zenginleşmişlerdir.
---Lozan’da emperyalist devletler Türkiye’nin Osmanlı din düzeninde devam etmesini laik hukuk düzenine geçmesine karşı çıkmışlardır. Devamında Türkiye’de yaşayan diğer dinlere mensup azınlıklara kendi hukuk düzenini kurmasını ve ayrıcalıklı olmasını istemişlerdir. Türkiye ise bunun devlet içinde devlet olacağını belirtmiş ve en kısa zamanda laik hukuk düzenine geçileceğini belirtmiştir ve geçmiştir.
---Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim Ve Kültür Kurumu (UNESCO) o güne dek büyük kişilerin ancak 50. veya 100. ölüm yıl dönümlerinde anılmasına karar vermişti. Atatürk için ise 25 seneyi yeterli görmüş 10 Kasım 1963’te anılmıştır. O gün ABD Başkanı Kennedy, İngiltere Başbakanı Macmillian, İran Şahı, Almanya Başbakanı, Pakistan Devlet Başkanının ikişer dakikalık konuşması radyolardan yayınlanmıştır.
---Yine UNESCO’nun Atatürk konulu ikinci etkinliği 100. doğum yıl dönümü kutlamalarıydı.
Atatürk’ün doğumunun 100. yıl dönümü etkinliklerine önerisini Almanya, Avusturya, Rusya, Bulgaristan, Portekiz, Meksika, Tunus, Pakistan, Endonezya, Nijerya’nın imzalarıyla sunmuştur ve 82 ülkenin 81’i olumlu oy kullanmış sadece İsveç çekimser kullanmıştır. İsveç delegesi yıldönümleri anılan insanların sayısı çoğalıyor bu yüzden böyle oy kullandık deyince Sovyet Rusya delegesi “Kemal Atatürk bu çağa damgasını vurmuş bir insan o sayısı çok insanlardan değildir.” demiş, diğer ülkelerde bu görüşe katılarak İsveç delegesinin oyunu yadırgamışlardır.
--- Çanakkale savaşında 220 kiloluk mermiyi kaldıran Seyit onbaşıyı herkes bilir ama o resimde arkasında duran Cemal çavuşu bilmez. O da aynı ağırlıktaki mermiyi kaldırmış ve Bouvet zırhlısının batmasını sağlamıştır.
---Atatürk devrimlerini Avrupa’dan aldı diyenler yanılıyorlar. Laiklik Fransa’ya Selçuklu döneminde Tuğrul Bey’in yönetiminden gelmiştir. 1789 Fransız ihtilalinden 40 yıl önce yayınlanan Fransız yazarın kitabında Tuğrul Bey’in yönetiminden bahsedilmiştir.
    Cumhuriyet’in kökeninin de yine Batı değil, 1340’larda Selçuklu Beyliği olan Ankara’daki Ahi Cumhuriyetine dayanmaktadır ki Atatürk’ün 7 Mayıs 1924 konuşmasında “Ben Ankara’yı coğrafyadan değil tarihten Cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Küçük hükümetlerin isimlerini okurken Ankara Cumhuriyetini görmüştüm.” demiştir.
    Yine fötr şapkayı Batı, İskit dedikleri Saka Türkeri’nden almıştır. Fötr şapka kökende Kırgız Başlığı’dır.
    Latin alfabesinin kökleri Asya’dır. Latin alfabesine geçiş Türk’ün bir cebinden çıkan öbür cebine girmesi gibi bir olay olmuştur. Atatürk, 1270 lerde Selçuklu Türk Karamanoğlu Mehmet Bey’in “bundan böyle her yerde Türkçe konuşulacak” buyruğunu yüzyıllar sonra yaşama geçirmiştir. Dil devrimi batı öykünmesi değil kökü Türk tarihinde olan bir devrimdir.
   Yurttaşlık devrimi; İskit/Saka Türkleri, aşiret toplumundan yurttaş toplumuna geçişi sağlayan “Varsayımsal Kandaşlık” kurumunu icat etmişlerdir. Uygulama olarak kan kardeşliğidir.
    Atatürk’ün yaptığı devrimlerin; Türk tarihinde öncülleri, kökenleri, kaynakları ve bilinci vardır. Atatürk hiçbir devrimi yoktan var etmemiştir. Kendi tarihimizden esinlenmiştir, beslenmiştir. Bu onun değerini küçültmez tam tersine diyebiliriz ki Atatürk, yaşadığı dönemde Türk tarihinin gerçek anlamda tarih bilinci taşıyan tek lideriydi.