Şeker Portakalı’nın karakteri minik Zeze, farklı bir yapıya sahip kimseye
benzemeyen bir çocuk. Bazen normal, bazen de fazla yaramaz, şaşırtıcı derecede
duygusal ve oldukça da gerçekçi.
Ailesi bir fakir ve zorluklar yaşıyor. Ellerinden geldiklerince
geleneklerine ve kültürlerine sahip çıkmaya devam etmek isteseler de, maddi
sıkıntılar ve işsizlik önlerindeki en büyük engel.
Öte yandan zor şartlar altında çalışan anne, işsiz ve depresif
baba, birbirinden farklı karakterlerdeki kız kardeşler ve en sevimli çağında
olan minik kardeşi de ailenin diğer bireyleri.
Evlerinin bahçesindeki minik bir portakal ağacı Zeze’nin yakın
arkadaşı oluyor. Evde olduğu zamanlarında bu portakal ağacının tepesinde ata
binercesine çıkarak, onunla sohbet ederek ve dertleşerek geçiriyor.
Yaramazlık yapmakta üstüne çocuk tanımayan Zeze yaramazlık sonrası
yediği dayakların izlerini yine portakal ağacıyla dertleşerek sarıyor.
Bir gün yeni bir arkadaş ediniyor. Kasabanın şehirlisi, Portekizli
diye bilinen bir beyefendiyle arkadaş oluyorlar. Portekizli nasıl ki Zeze’nin
zekasından ve sevecenliğinden etkileniyorsa, Zeze de aynı şekilde Portekizli’yi
kötü günlerde gelen bir mutluluk olarak görüyor. İki arkadaş iyiden iyiye
birbirleri için vazgeçilmez oluyorlar. Bu durumu en çok Şeker Portakalı Ağacı kıskanıyor
tabi.
Zeze’nin zekası, çocuksu ruhu, hayal gücü, düşündükleri ve yaptıkları
hepimizin çocukluğuna dair bir şeyler var.
Çocuk kitabı gibi düşünenler olsa da aslında tüm büyüklerin kısa
sürede okuyabileceği çok güzel klasiklerden…