18 Haziran 2020 Perşembe

Kitap: Şeker Portakalı, Yazar:José Mauro de Vasconcelos


Şeker Portakalı’nın karakteri minik Zeze, farklı bir yapıya sahip kimseye benzemeyen bir çocuk. Bazen normal, bazen de fazla yaramaz, şaşırtıcı derecede duygusal ve oldukça da gerçekçi.
Ailesi bir fakir ve zorluklar yaşıyor. Ellerinden geldiklerince geleneklerine ve kültürlerine sahip çıkmaya devam etmek isteseler de, maddi sıkıntılar ve işsizlik önlerindeki en büyük engel.
Öte yandan zor şartlar altında çalışan anne, işsiz ve depresif baba, birbirinden farklı karakterlerdeki kız kardeşler ve en sevimli çağında olan minik kardeşi de ailenin diğer bireyleri.


Evlerinin bahçesindeki minik bir portakal ağacı Zeze’nin yakın arkadaşı oluyor. Evde olduğu zamanlarında bu portakal ağacının tepesinde ata binercesine çıkarak, onunla sohbet ederek ve dertleşerek geçiriyor.
Yaramazlık yapmakta üstüne çocuk tanımayan Zeze yaramazlık sonrası yediği dayakların izlerini yine portakal ağacıyla dertleşerek sarıyor.
Bir gün yeni bir arkadaş ediniyor. Kasabanın şehirlisi, Portekizli diye bilinen bir beyefendiyle arkadaş oluyorlar. Portekizli nasıl ki Zeze’nin zekasından ve sevecenliğinden etkileniyorsa, Zeze de aynı şekilde Portekizli’yi kötü günlerde gelen bir mutluluk olarak görüyor. İki arkadaş iyiden iyiye birbirleri için vazgeçilmez oluyorlar. Bu durumu en çok Şeker Portakalı Ağacı kıskanıyor tabi.
Zeze’nin zekası, çocuksu ruhu, hayal gücü, düşündükleri ve yaptıkları hepimizin çocukluğuna dair bir şeyler var.
Çocuk kitabı gibi düşünenler olsa da aslında tüm büyüklerin kısa sürede okuyabileceği çok güzel klasiklerden…

13 Haziran 2020 Cumartesi

Kitap: Kılıç Ali’nin Anıları, Yazar: Hulûsi TURGUT


     Çok genç yaşta Atatürk’ün silah ve mücadele arkadaşı, vefatına kadar da onun en güvendiği dostlarından, sırdaşlarından olan Kılıç Ali, kendi gözünden ve kendi yaşadıklarından, tanıklık ettiği olaylardan yola çıkarak Kurtuluş Savaşı ve sonrasını anlatıyor… Oğlu Altemur Kılıç’ın gün ışığına çıkardığı belge ve anıları, gazeteci araştırmacı Hulusi Turgut derlemiş.
 

     İsmet İnönü’nün Başbakanlığı bırakmasına kadar geçen olayları da yazan Kılıç Ali‘nin hatıratında, Atatürk’e yapılan suikastın ayrıntılarını bulabiliyorsunuz. Kitap 796 sayfa.





3 Haziran 2020 Çarşamba

Kitap: Sarmal, Yazar: Murat AĞIREL


     334. Sayfa:
     Nasıl bir Türkiye var size anlatayım…
     İçerisinde iktidarın da olduğu Siyasal İslamcı bir grup zengin, sistemi istediği gibi kontrol ediyor. Bunu vakıflar aracılığıyla yaparken, çocuklarını da bu sistemi devam ettirmeleri için yetiştiriyorlar.
     Maalesef insanlar dinin siyaset ve ticarette kullanılmasının acı sonuçlarını görmedikçe, samimi Müslümanlar bu din tacirlerine alet oldukça, onlar tarafından kandırıldıkça bu düzen sürecek.
     FETO gitti; METÖ, ÇETÖ velhasıl nice güç, İktidar ve para için insanları kullanan bir başkası gelecek.
     Düşünen ve duyarlı, vicdanlı insanlara düşen görev; bu yapıların ne istediğini, hangi amaçla hareket ettiğini anlamak ve gereken tepkiyi göstermek. Dinin ve kutsalların siyaset ve ticaret için kullanılmasına itiraz etmektir.



     “Sivil Örümceğin Ağında” adlı kitap, küresel güçlerin ülkemizi dernek, vakıf, cemiyet gibi Sivil Toplum Kuruluşları(STK) ile nasıl kontrol altına almaya çalıştığını anlatıyordu. Bu kitabı okurken de; küresel güçlerin ülkemizi kontrol altına alırken, yerli/milli olarak bildiğimiz kişilerce kurulan dernek, vakıf, cemiyetlerle bağlantılı olduğunu görüyorsunuz. Bu vakıf, dernek ve cemiyettekilerin ülkeyi nasıl talan ettiklerini anlatmış. Kişiler aynı ama kuruluşlar farklı farklı isimler almış.
     Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneği (Erzurum Şubesini Fethullah Gülen kurmuş),TÜRGEV, TÜGVA, SETA, Ensar Vakfı, Boğaziçi Küresel İlişkiler derneği (Pelikan), Okçular Vakfı gibi adlarla faaliyetlerine devam etmişler/ediyorlar. Kendileri başlatmış devamında çocukları, damatları, gelinleri kızları, yeğenleri vakıflarda akçeli işlere devam ediyorlar.
  

     Çok önce faaliyete başlamışlar. Yıllar sonra bir kolu Cumhuriyet birikimlerini yok pahasına tek tek satacaktı. Diğer kolu ise devlet içinde örgütlenip “paralel bir devlet yapılanması oluşturacak” darbe yapmaya kalkışacaktı. (Sayfa 101)

     Yazarın; belgelerle koyduğu gerçekler yüzünden değil de başka bir gerekçeyle tutuklanması, bu belgelerin doğruluğunun kanıtı olmuş.

     Aslında dava dedikleri; kandırdıkları milletin, iyice sömürülmesi için uydurulan hikâyelerden ibaret. Gerçek ise halk fakirleşirken bu kişilerin giderek zenginleştiği, çocuklarının ve hatta torunlarının bile hayatını garantiye aldıkları.