Evinizin odalarından,
tele-ekran’la sürekli dinlendiğinizi ve gözetlendiğinizi düşünün ve o
tele-ekran’da parti propagandası yapıldığını…
1948 yılında yazılan
kitap; gelecekte totaliter düzeni, insanların makineleşeceğini, zihinlerin kontrol
altına alınacağını, bireyselliğin yok edileceğini anlatan ütopik bir roman.
Sürekli parti lideri tele-ekranda,
ülke geçmişi yalanlarla zihinlerden siliniyor, yıllar önce uçak icat edilmesine
rağmen parti biz icat etik diyor, muhalif düşünceler hain ilan ediliyor, özgür
düşüncede olanlar cezalandırılıyor…
İlle de gerçekten
savaşılıyor olması gerekmez; belirleyici bir zafer mümkün olmadığından, savaşın
nasıl gittiği de önemli değildir.
Gerekli olan tek şey, bir savaş halinin var olmasıdır. Yani mühim olan
bir korkunun sürekli gündemde tutulmasıdır diyerek sanki günümüzü anlatmış.
Kitabı kaleme aldığı 1948 yılında ütopik olanların günümüzde gerçekleştiğini görüyorsunuz. Ve yazdıklarının bazılarının da gelecek için bize uyarı olduğunu düşünüyorsunuz.
Tarih boyunca dünyada üç tür insan sınıfı olagelmiştir. Yüksek, Orta ve Aşağı.
Yüksek kesimin amacı, bulunduğu yeri korumaktır. Orta kesimin amacı, Yüksek kesimle
yer değiştirmektir. Aşağı kesimin amacı ise tüm ayrımları ortadan kaldırmak ve
tüm insanların eşit olacağı bir toplum yaratmaktır.
Yüksek kesimin, kendine olan inancını ya da yönetme yeteneğini
yitirdiği, hatta her ikisini birden yitirdiği dönemler hep olmuştur. Böyle
dönemlerde, özgürlük ve adalet için savaşıyor görünerek Aşağı kesimi de yanına
alan Orta kesim tarafından devrilmiştir.
Ne var ki, Orta kesim, hedefine ulaşır ulaşmaz, Aşağı kesimi eski
kölelik konumuna geri gönderir ve kendisi yüksek kesim konumuna geçer. Çok
geçmeden, öteki kesimlerin birinden ya da her ikisinden kopan yeni bir Orta kesim
ortaya çıkar ve savaşım yeniden başlar. Bu üç kesimden hedeflerine geçici de
olsa hiçbir zaman ulaşamayan, yalnızca Aşağı kesimdir.
Kitabı kaleme aldığı 1948 yılında ütopik olanların günümüzde gerçekleştiğini görüyorsunuz. Ve yazdıklarının bazılarının da gelecek için bize uyarı olduğunu düşünüyorsunuz.
İnsanların birçok
yönden, özellikle de duygusal olarak nasıl uyutulduğunu, makineleştirildiğini
gözler önüne seren etkileyici bir kitap.