Boğaziçi'nde bir kast oluşturan büyük ailelerin tarihini anlatan
kitap. Aileler arasında evliliklerle kurulan bağların, sanata, ticarete,
eğitime, bürokrasi ilişkilerini anlatıyor.
Polenez, Alman, Macar, Rum ve Hırvat milletlerinden
oluşan bu aileler zaman içinde birbirleriyle evlenmişler, kız alıp vermişler.
Bu aile üyeleri padişah tarafından Sadrazamlık dahil, devletin
yüksek kademeleri görevlendirilmiş. Torunları da Cumhuriyet döneminde devlet kademelerinde
görev yapmış ve yapmaya devam ediyorlar.
Mustafa Celaleddin Paşa (Konstanty Borzęcki), Müşir Ali Paşa (Ludwig
Karl Friedrich Detroit), Hekim İsmail Paşa (Sotori) ve Siyavuş Paşa’nın
soyundan gelen dört aileyi ve bu dört aile arasındaki sıra dışı ve karmaşık
ilişkileri inceliyor.
Bir ortak noktaları arasında Türk solunun tarihinde derin izler bırakan
bazı isimlere sahip olmaları.
Boğaz’daki Aşiret, bir kitabın adı ve o kitaba adını veren bir
ailenin tanımlaması ama günümüzde İstanbul Boğazının kıyılarında yaşayan
beş yüz aileye verilen ortak isim haline de gelmiş.
Ali Fuat Cebesoy, Nazım Hikmet, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu, Oktay
Rifat Refik Erduran, Ali Ekrem Bolayır, Zeki Baştımar, Sabahattin Ali, Abidin
Dino, Mehmet Ali Aybar, Turgut Sunalp,
Ahmet Mithat Efendi, Namık Kemal, Cevat Rifat Atilhan, kitabın anlattığına göre bu aşiretin üyeleri.
İstiklal Marşının 1924-1930 yılları arasında başka bir besteyle
okunduğunu bu bestenin seçimi esnasında heyette bulunanın bestecinin kardeşinin
etkili olduğu anlaşılınca değiştirildiğini de yazmış. Bu seçimdeki kardeş Boğazdaki
bir aile mensubu.
Kitap ayrıntıya inerek biraz okuyucuyu detaya boğuyor. Ancak tanınan
isimlerin aile bağlarını okuyunca şaşırıyorsunuz.
Yazarın "milliyetçi muhafazakâr" bir yapıya sahip solcu karşıtı
biri olduğu düşüncesiyle yanlı yazabileceğini de okurken dikkate almak lazım. Kaynak
belirtmemesi de dezavantaj olarak görülebilir.
Kitabı yazarken gazetelerdeki ölüm ilanlarından yararlanıldığını
belirtiliyor, emin olmak için okuyucunun farklı kaynaklardan ayrıntılı
incelemesi gerek.